İNGILIZCE CONDITIONALS TYPE 1 TYPE 2 TYPE 3 TYPE ZERO TÜRKÇE KONU ANLATIMI

İNGİLİZCE’DE IF CLAUSES (ŞART CÜMLELERİ) KONU ANLATIMI
(TYPE-0, 1, 2, 3 VE MİXED TYPE)
İngilizce’de  “If Clauses (Şart cümleleri)” konusunu aşağıda Türkçe örnek ve açıklamaları ile beraber bulabilirsiniz.
İngilizce’de ‘If’, eğer, şayet anlamına gelir ve şart cümlelerine ‘If Clause’ adı verilir. Dört çeşit şart cümlesi vardır. Bunlar type 0, 1, 2, 3, 4 diye bilinir.
Şart cümleleleri iki yapıdan oluşur. Birincisi şartı öne süren kısım, diğeri de sonuç bildiren kısımdır.
İNGİLİZCE’DE ÖRNEKLERLE ‘IF CLAUSE TYPE 0 ( ZERO)’ KONU ANLATIMI
Form (Şekil) : If/ When + Özne + Simple Present Tense, Özne + Simple Present Tense.
İngilizce’de type 0 (zero), genel geçer durumları ve genel doğruları anlatmak için kullanılır.
 Örnek: If water reaches 100 degrees, it boils.
(Eğer su 100 derece ısıya ulaşırsa, kaynar.)
Örnek : If you heat ice, it melts.
(Eğer buzu ısıtırsan, buz erir.)
Örnek : If you don’t follow a balanced diet, you gain weight.
(Dengeli beslemeyi takip etmezsen, kilo alırsın.)
Direktif, yönerge veya açıklama yaparken de Type 0 (zero) kullanılır.
Örnek : If you press the power key, a green light appears.
(Açma düğmesine basarsan, yeşil ışık yanar.)
Not : If clause type 0’da, if ve when aynı anlamdadır.
Örnek : When it rains, I don’t go out without my umbrella.
             If it rains, I don’t go out without my umbrella.
             (Yağmur yağdığında, şemsiyesiz dışarı çıkmam.)
İNGİLİZCE’DE ÖRNEKLERLE ‘IF CLAUSE TYPE 1’ KONU ANLATIMI
İçinde bulunduğumuz zamanda veya gelecekte, belli bir şartın yerine gelmesiyle olabilecek durumları anlatmak için kullanılır.
Genel olarak cümle yapısı şu şekildedir :
Form (Şekil) : If + Özne + Simple Present Tense, Özne + Future Tense.
Örnek : If I come to your house earlier, I will help you prepare for the party.
(Eğer evinize erken gelirsem, parti hazırlıkları için sana yardım edeceğim.)
İNGİLİZCE’DE TYPE 1 ‘IF CLAUSE’ İLE KULLANABİLECEĞİMİZ ZAMANLAR
1. TEMEL CÜMLEDE KULLANILAN YAPILAR

a) Will’in çeşitleri (will be doing, will have done, will have been doing)

Örnek : If you call me tonight, I will be studying French.
(Eğer bu gece beni ararsan, Fransızca çalışıyor olacağım.)
Örnek : I have been working here for ten years. If I sign another five-year contract, I will have been working here for fifteen years by the time I retire.
(Burada 10 senedir çalışmaktayım. Eğer bir kez daha beş senelik kontrat imzalarsam, emekli oluncaya kadar burada 15 yıl çalışmış olacağım.)
b) May\ Might \ Could (Possibility-Olasılık)
Örnek : If it goes on raining, we may/might/could cancel the picnic at the weekend.
(Eğer yağmur yağmaya devam ederse, hafta sonundaki pikniği iptal edebiliriz.)
c) May (permission-izin) ve Can (permission or ability-izin ya da yetenek)
Örnek : If all of you finish the work early, you can go for a break.
(Eğer hepiniz işi erken bitirirseniz, mola verebilirsiniz.)
d) Must, have to, have got to (necessity-gereklilik, zorunluluk) ; should, ought to, had better (advisability-öneri) ve öneri, istek, emir, rica bildiren herhangi bir yapı
Örnek : If you don’t want to miss your plane, you have to/must/ have got to leave at once.
(necessity-gereklilik, zorunluluk)
(Eğer uçağını kaçırmak istemiyorsan, bir an önce ayrılmak zorundasın.)
2. ‘IF’Lİ CÜMLEDE KULLANILAN YAPILAR
a) Can (permission-izin ya da ability-yetenek)
Örnek : If Alice can swim well, she can join the sailing course.
(Eğer Alice iyi yüzebiliyorsa, yelken kursuna katılabilir.)

b) Have to (necessity – gereklilik)

Durum : I have an important exam next week, so I may have to study for it weeklong.
(Gelecek hafta önemli bir sınavım var, bu yüzden hafta boyunca sınav için çalışmak zorunda kalabilirim.)
Örnek : If I have to prepare for the exam, I will let you know.
(Sınav için çalışmak zorunda olursam, seni bilgilendireceğim.)
c) Present Continuous Tense and Present Perfect Tense (Şimdiki zaman ve yakın geçmiş zaman)
Örnek : If she is listening to loud music, she might not hear you.
(Eğer o, yüksek sesle müzik dinliyorsa, seni duymayabilir.)
d) Should
‘If’li cümledeki ‘should’ olasılığın daha az olduğunu vurgulamak için kullanılır.
Örnek : If you should have any questions, you will need to contact the office.
(Eğer (olur da) bir sorun olursa, ofisle iletişim kurman gerekecek.)
İNGİLİZCE’DE ÖRNEKLERLE ‘IF CLAUSE TYPE 2’ KONU ANLATIMI
İngilizce’de type 2- If clause, gerçekte olan durumların zıttı olarak tanımlanır. İçinde bulunduğumuz anda veya gelecekte olacak olan eylemlerin tersini düşünerek sürülen koşulları ve bu hayali koşulların sonucunu belirtmek için kullanılır.
Genel olarak cümle yapısı şu şekildedir :
Form (Şekil) : If + Özne + Simple Past Tense, Özne + would/might/could + Fiil.
Durum : I have to go food shopping right now, so I can’t help you.
(Yiyecek alışverişine gitmek zorundayım, bu yüzden sana yardım edemem.)
Örnek : If I didn’t have to go food shopping now, I would help you.
(Şu an yiyecek alışverişine gitmek zorunda olmasaydım, sana yardım ederdim.)
Örnek : If I had enough money, I would buy that dress. (I don’t have enough money.)
(Eğer yeterli param olsaydı, bu elbiseyi alırdım.) (Yeterli param yok.)
İngilizce’de If clauses type 2 yapısında ‘‘What would you do?’ (Ne yapardın?) ile başlayan sorular sıklıkla sorulur.
Örnek : What would you do if someone gave you a million dollars?
(Biri size bir milyon dolar verse ne yapardınız?)
İngilizce’de If clauses type 2 yapısında ‘would’ yerine ‘could ve might’ gibi ‘modal’lar (kip belirteçleri) da kullanılabilir.
Örnek : If someone gave me a million dollars, I could do what I want.
(Eğer biri bana bir milyon dolar verse, ne istiyorsam onu yapabilirdim.)
İNGİLİZCE’DE TYPE 2 ‘IF CLAUSE’ İLE KULLANABİLECEĞİMİZ ZAMANLAR

1. TEMEL CÜMLEDE KULLANILAN YAPILAR

 

a) Would ve would be doing
Örnek : A : Alice hasn’t got gloves, so she feels cold.
  B : If she had gloves, she wouldn’t feel cold.
  (Eğer, eldivene sahip olsaydı, üşümezdi.)
Örnek : A : I have an important exam tomorrow, so I am studying very hard now.
B :  If I didn’t have an important exam tomorrow, I wouldn’t be studying very hard now.
(Eğer yarın önemli bir sınavım olmasaydı, şu an çok fazla ders çalışıyor olmazdım.)
b) Could, would be able to, might ve would have to
Örnek : If Ömer weren’t good at physics, he couldn’t pass the exam.
(Eğer Ömer fizikte iyi olmasaydı, sınavı geçemezdi.) (şu an)
Örnek : If I had a decent job, I woud be able to buy a house.
(İyi bir işim olsaydı, bir ev alabilirdim.)
2. ‘IF’Lİ CÜMLEDE KULLANILAN YAPILAR
a) was/were
İngilizce’de şart cümleleri type 2’de (If clauses) ‘to be’ fiili yerine yaygın olarak ‘were’ kullanılır. Fakat, he/she/it ve I özneleriyle ‘was’ da kullanılabilir.
Örnek : If I were you, I would accept that offer at this difficult time.
(Senin yerinde olsaydım, bu zor zamanda, bu teklifi kabul ederdim.)
Örnek :  She would earn a great deal of money if she were the manager of a bank.
(Eğer banka müdürü olsaydı, çok para kazanırdı.)
Yukarıdaki örnekte verilen kişinin şu an banka müdürü olmadığını ve ‘eğer olsaydı’ diyerek hayali bir durumu Type 2 ile izah ettiğini anlayabiliriz.
b) Simple past tense (geçmiş zaman) ve past continuous tense (was\were doing)
İngilizce’de if clauses type 2 konusunda, anlam present veya future olduğu için, if’li kısımda Past Tense (geçmiş zaman) kullanılır.
Örnek : I would hug my mother if she were here.
(Eğer annem burada olsaydı, ona sarılırdım.) (şu an-hayali)
c) should
İngilizce’de if clauses type 2 konusunda, olasılığın daha az olduğunu belirtmek için if’li kısımda ‘should’ kullanılır.
Örnek : If a civil war should break out, it would disrupt the peace of the whole society.
(Eğer bir iç savaş çıksaydı, o, bütün halkın huzurunu bozardı.)
c) could ve had to
Örnek : If I had to go to work early tomorrow, I wouldn’t have a good time at the party.  (future)
(Eğer yarın işe erken gitmek zorunda olsaydım, partide güzel bir zaman geçiremezdim.)
İNGİLİZCE’DE ÖRNEKLERLE ‘IF CLAUSE TYPE 3’ KONU ANLATIMI
İngilizce’de type 3 şart kipini, genellikle geçmişteki hayali durumlar üzerine konuşurken kullanırız. Durum, gerçeğin zıttıdır. ‘…. yapsaydı, olurdu, fakat yapmadı.’ anlamını verir.
Form (Şekil) :If + subject + past perfect (if clause), subject + would + past participle (main clause)
If  + özne    + miş’li geçmiş zaman (if cümlesi), özne + would + have + geçmiş zaman ortacı (ana cümle)
Örnek :  If I had stayed in London one more year, I would have had a new job.
Yukarıdaki örnek ‘Eğer bir yıl daha Lonra’da kalmış olsaydım, yeni iş bulmuş olacaktım.Fakat, ne Lonra’da kaldım ne de yeni bir iş buldum’ anlamındadır.
Örnek :If you had given me a chance to get to know you a little better, everything would have been great.
Yukarıdaki örnek ‘Eğer seni biraz daha tanımama izin verseydin, her şey güzel olacaktı, fakat sen biraz daha tanımama izin vermedin ve her şey güzel olmadı.’ anlamındadır.
İngilizce’de type 3 şart kipiyle oluşturulan cümleler, kimi zaman pişmanlık duygusu hissettirir.
Örnek : I would have passed the exam if I had studied for it more.
(Eğer sınav için daha fazla çalışsaydım, sınavı geçerdim, fakat geçemedim.)
İngilizce’de type 3 şart kipinde, ‘would’ yerine could veya might ‘belki olabilir’ anlamında kullanılabilir.
Örnek : If I had been there that night, I could have stopped you driving your car on your own.)
(Eğer o gece ben orada olsaydım, senin, arabayı kendi başına sürmene engel olabilirim.) (ama olamadım)
İNGİLİZCE’DE TYPE 3 ‘IF CLAUSE’ İLE KULLANABİLECEĞİMİZ ZAMANLAR
1. TEMEL CÜMLEDE KULLANILAN YAPILAR
a) would have done, would have been doing, would have had to ve would have been able to
Örnek : If you had been reading the text carefully, you would have understood these questions more clearly.
(Eğer metni dikkatli bir şekilde okuyor olsaydın, bu soruları daha net anlardın.)
Örnek : If I had gone to another country for my education, I would have had to stay in a dormitory.
(Eğer eğitimim için başka bir ülkeye gitmek zorunda kalmış olsaydım, bir yurtta kalmak zorundaydım.)
2. ‘IF’Lİ CÜMLEDE KULLANILAN YAPILAR
a) Past Perfect Tense, Past Perfect Continuous ( had been doing), had had to ve had been able to
Örnek : If Alice hadn’t had to look after her children, she would have gone on doing a master’s.
(Alice çocuklarına bakmak zorunda olmuş olmasaydı, mastır yapmaya devam ediyor olacaktı.)
İngilizce’de type 3 şart kipinde şu şekilde sorular sorabiliriz :
soru kelimesi + özne + have + geçmiş zaman ortacı… + if + yalın miş’li geçmiş zaman?
Örnek : What would you have done if you’d seen him?
(Eğer onu görmüş olsaydın, ne yapardın?)
İNGİLİZCE’DE ÖRNEKLERLE IF CLAUSE MIXED TIME KONU ANLATIMI
İngilizce’de ‘Mixed type’, temel cümle ile koşul cümlesinin zamanlarının farklı olduğunu gösterir. Örneğin ; temel cümlede type 3 kullanırken, koşul cümlesinde type 2 kullanılır. Bu konuda eylemlerin gerçek zamanına dikkat etmeliyiz.
Örnek : I spent all my money on shopping. So now, I am in a difficult situation.
(Alışveriş için tüm paramı harcadım. Bu yüzden şu an zor durumdayım.)
Yukarıdaki örnekte para harcama olayı geçmiştir. Bu cümleyi type 3 olarak ifade edebiliriz. İkinci cümle ise present bir cümledir ve tersini düşünecek olursak, type 2 ile ifade edilir. Yani ;
If I hadn’t spent all my money on shopping, I wouldn’t be in a difficult situation now.
(Eğer tüm paramı harcamış olmasaydım, şu an zor durumda olmazdım.)
Örnek : If I hadn’t left London, I wouldn’t be working in Istanbul.
(Londra’dan ayrılmak zorunda olmasaydım, İstanbul’da çalışıyor olmazdım.)

İNGİLİZCE’DE OMITTING IF (INVERSION OF IF CLAUSES) (İF’İN CÜMLEDEN ATILMASI)
TYPE 1 : 
If clause’da type 1 yapıdaki cümleleri devrik yapmak için, should + subject yapısı kullanılır.
Örnek : If we don’t hurry up, we will miss the plane.
Should we not hurry up, we will miss the plane.
(Eğer acele etmezsek, uçağı kaçıracağız.)
Örnek : If it is sunny, we will have a nice picnic in the park at the weekend.
Should it be sunny, we will have a nice picnic in the park at the weekend.
(Eğer hava güneşli olursa, bu hafta sonu parkta güzel bir piknik yapacağız.)
Örnek : If she takes exercise regularly, she will live a healthy life.
Should she take exercise regularly, she will live a healthy life.
(O, düzenli bir şekilde egzersiz yaparsa, sağlıklı bir hayat yaşayacaktır.)
TYPE 2 :
If clause’da type 2 yapıdaki cümleleri devrik yapmak için, be fiili varsa were + özne, fiil varsa were + özne + to do yapısını kullanırız.
Örnek : If I had a comprehensive dictionary, I would lend it to you.
Were I to have a comprehensive dictionary, I would lend it to you.
(Eğer kapsamlı bir sözlüğe sahip olsaydım, sana ödünç verirdim.)
Örnek : If I were rich, I would travel around the world.
   Were I rich, I would travel around the world.
   (Eğer zengin olsaydım, Dünya’yı dolaşırdım.)
Not : Passive cümlelerde kullanım şekli şöyledir :
Were + subject + to be done
Were + subject + done

TYPE 3 :

 

If clause’da type 3 yapıdaki cümleleri devrik yapmak için, had + subject yapısını kullanırız.
Örnek : If I had behaved respectfully to my mother, she wouldn’t have punished me.
Had I behaved respectfully to my mother, she wouldn’t have punished me.
(Eğer anneme saygılı davransaydım, o beni cezalandırmayacaktı.)
OTHER CONDITIONALS
PROVİDED/PROVIDING THAT, AS LONG AS/SO LONG AS, ONLY IF
Anlam olarak ‘if’ den daha güçlü olan bu yapılar, if gibi kullanılırlar.
You can lead a decent life provided (that)  you get a regular job.
                                     providing (that)
                                     as long as
                                     so long as
                                     only if
(Ancak düzenli bir işin olursa, güzel bir hayat sürersin.)
Sadece ‘only if’ cümlenin başında kullanıldığında, ikinci cümle (temel cümle) devrik olur.
Only if you get a regular job can you lead a decent life.
UNLESS 
 -madıkça, -medikçe anlamına gelen ‘Unless’  olumsuz bir anlama sahip olduğu için olumlu cümle yapısında kullanılır.
Bazı cümlelerde if…not yerine de kullanılabilir.
Type 2 ve Type 3 ile kullanımı kısıtlıdır ve genellikle gerçek durumlar için kullanılır.
Örnek :  Unless you give up smoking, you will have trouble with your heart.
(Sigarayı bırakmadıkça, kalbinle alakalı sorun yaşayacaksın.)
You won’t pass the final exam unless you study very hard.
(Çok çalışmadıkça, final sınavından geçemeyeceksin.)
EVEN IF 
‘olsa bile, olmasa bile’ anlamına gelen even if, koşul yerine gelse bile sonucun değişmeyeceğini bildirir.
Kullanımı ‘if’ ile aynıdır.
Örnek : Even if she apologizes to me, I won’t forgive her.
(Benden özür dilese bile, onu affetmeyeceğim.)
Örnek : Even if Ömer hadn’t come with me, I would have gone there on my own.
(Ömer benimle gelmeseydi bile, oraya tek başıma gidecektim.)
WHETHER…OR NOT
‘Olsa da olmasa da’ anlamına gelen whether…or not, anlam bakımından ‘even if’ ile aynıdır.
Örnek : I won’t forgive her whether she apologizes to me or not.
(Benden özür dilese de dilemese de onu affetmeyeceğim.)
IN CASE 
‘Olursa diye’ anlamına gelen in case, in case’li cümlede belirtilen olaya karşı alınacak önlemden söz eder.
Örnek : In case it rains, I will take an umbrella.
(Yağmur yağar diye, bir tane şemşiye alacağım.)

CALL US NOW

+90 530 229 12 05

İngilizce Pratik Yap!