Hava her zaman konuşmalara dahil olan bir konudur. Beginner seviyesinde dört mevsimi ve hava durumunu tanımlamak için basit sıfatları öğreneceğiz.
The weather is always a topic for conversation! At Beginner level we teach you the four seasons of the year and basic adjectives to describe weather.
SEASONS: Spring, Summer, Autumn, Winter (Mevsimler : İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış)
ADJECTIVES: warm, sunny, hot, dry, cool, windy, rainy, cloudy, cold, snowy (Sıfatlar : Ilık, Güneşli, Sıcak, Kuru, Serin, Rüzgarlı, Yağmurlu, Bulutlu, Soğuk, Karlı)
İngilizce’de sadece üç adet “article” bulunur : a, an, the.
There are only three articles in English: a, an and the.
“A” sessiz harf ile başlayan isimlere atfen kullanılır (b, c, d, f, g, h, j, k, l, m, n, p, q, r, s, t, v, w, x, y or z)
Örneğin, “bir şehir”,”bir fabrika”, and “bir hotel”.
You use a when the noun you are referring to begins with a consonant (b, c, d, f, g, h, j, k, l, m, n, p, q, r, s, t, v, w, x, y or z),
For example, “a city”, “a factory”, and “a hotel”.
“An” sesli harf ile başlayan isimlere atfen kullanılmaktadır (a, e, i, o, u) .
You use an when the noun you are referring to begins with a vowel (a, e, i, o, u) .
Belirsiz “a” ve “an” veya belirli “the” olmak üzere iki çeşit article bulunur. Article kullanılmayan durumlar da bulunur ve öğrenilmesi gerekmektedir.
There are two types of articles indefinite ‘a’ and ‘an’ or definite ‘the’. You also need to know when not to use an article.
“A” ve “An” belirtisiz article’dir. İsimlerden önce, daha önce sözünü etmediğiniz bir şey / bir kişi hakkında konuşulurken kullanılırlar. Konuştuğunuz kişinin bahsi geçen şey hakkında spesifik bir bilgisi olmadığını gösterir.
A and an are the indefinite articles. They refer to something not specifically known to the person you are communicating with.A and an are used before nouns that introduce something or someone you have not mentioned before.
For example:
“I saw an elephant this morning.” (Bu sabah bir fil gördüm.)
“I ate a banana for lunch.” (Öğlen yemeğinde bir muz yedim.)
“A” ve “An” mesleğiniz hakkında konuşulurken de kullanılmaktadır.
A and an are also used when talking about your profession.
For example:
“I am an English teacher.” (Ben bir İngilizce öğretmeniyim.)
“I am a builder.” (Ben bir inşaat ustasıyım.)
Daha önce sözü geçen bir şeyden bahsediyorsanız “the” kullanmalısınız. Aynı zamanda konuştuğunuz kişi bahsi geçen şeyi biliyor veya spesifik olarak ne hakkında konuştuğunuzu anlayabiliyorsa “the” kullanmalısınız.
You should use the when you have already mentioned the thing you are talking about.You also use the when you know that the listener knows or can work out what particular person/thing you are talking about.
For example:
“The apple you ate was rotten.” (Yediğin elma çürüktü.)
“Did you lock the car?” (Arabayı kitledin mi?)
“She’s got two children; a girl and a boy. The girl’s eight and the boy’s fourteen.” (Onun iki çocuğu var; bir kız ve bir erkek. Kızı sekiz ve oğlu ondört yaşında.)
Küre üzerinde ceografik noktalar için “the” kullanılır.
We use the to talk about geographical points on the globe.
For example:
The North Pole, the equator (Kuzey kutbu, Ekvator)
Okyanuslar, denizler ve nehirlerden önce “The” kullanılır.
We use the to talk about rivers, oceans and seas.
For example:
The Nile, the Pacific, the English Channel
Sadece bir tane olduğu bilinen belirli isimlerden öne “The” kullanılır.
We also use the before certain nouns when we know there is only one of a particular thing.
For example:
the rain, the sun, the wind, the world, the earth, the White House etc.
Yeni bir dil öğrenilirken ilk olarak öğrenilmesi gereken şeylerden biri beğenileri ve beğenmemeyi ifade etmektir. Beğenmek, sevmek ve nefret etmek sayılabilir
One of the first things you need to learn in a new language is how to express likes and dislikes. We use like/love/hate followed by a verb + ing or plural/uncountable nouns.
For example:
I like playing football. – verb + ing (Futbol oynamayı severim.)
I love cats. – plural noun (Kedileri severim.)
I hate washing the dishes. – verb + ing (Tabakları yıkamaktan nefret ederim.)
I don’t like watching TV. – verb + ing (Televizyon izlemeyi sevmem.)
Do you like apples? – plural noun (Elma(ları) sever misin?)
Do you like rice? – uncountable noun (Pirinç(pilav) sever misin?)
Do you like going to the cinema? – verb + ing (Sinemaya gitmeyi sever misin?)
Yes, I do. – positive short answer (Olumlu kısa cevap.)
No, I don’t – negative short answer. (Olumsuz kısa cevap.)
“Can” ve “can’t” kabiliyet (yapabilme – edebilme) ifade eder. Olumlu cümlelerde “can” vurgulanmaz, olumsuz ve kısa cevaplarda ise yardımcı fiil vurgulanmalıdır.
We use can and can’t to express ability. In positive sentences, ‘can’ is unstressed, and in negative sentences, questions and short answers the auxiliary verb is stressed.
Positive form:
I can speak English well. (İyi İngilizce konuşabilirim.)
Birds can fly. (Kuşlar uçabilirler.)
He can swim across the river. (O nehrin karşısına yüzebilir.)
Negative form:
I can’t speak Chinese. (Çince konuşamam.)
You can’t dance very well. (Sen iyi dans edemezsin.)
We can’t go to the cinema tonight. (Sinemaya bu akşam gidemeyiz.)
Question form:
Can you play chess? (Satranç oynayabilir misin?)
Can she run fast? (O hızlı koşabilir mi?)
Can they come to our party? (Bizim partimize gelebilirler mi?)
Present simple’ı (geniş zaman) günlük rutin ve alışkanlıklar için kullanırız. Beginner seviyesinde geniş zamanın olumlu – olumsuz ve soru formlarını, “do” ve “does” yardımcı fiillerinin kullanım şekillerini öğreneceğiz.
We use Present Simple to talk about daily routine and habits.At Beginner level we teach you how to form positive and negative sentences and questions in Present Simple and introduce auxiliary verbs ‘do’ and ‘does’.
Bir eylemin sürekliliğini veya alışılmış (genel) olduğu fikrini göstermek için kullanılır. Eylem bir alışkanlık (huy – adet), hobi, günlük etkinlik, programlı bir etkinlik veya sıklıkla tekrar eden bir yapıda olabilir.
Use the Simple Present to express the idea that an action is repeated or usual. The action can be a habit, a hobby, a daily event, a scheduled event or something that often happens.
Examples: (Örnek)
I play tennis. (Tenis oynarım.)
She does not play tennis. (O tenis oynamaz)
Does he play tennis? (O tenis oynar mı?)
The train leaves every morning at 8 AM. (Tren her sabah 8’de hareket eder.)
The train does not leave at 9 AM. (Tren 9’da hareket etmez.)
When does the train usually leave? (Tren genellikle ne zaman kalkar?)
She always forgets her purse. (O her zaman cüzdanını (Kadınların kullandığı para kesesi) unutur.)
He never forgets his wallet. (O asla cüzdanını unutmaz.)
Every twelve months, the Earth circles the Sun. (Her 12 ayda, dünya güneşin etrafında bir tur atar.)
Does the Sun circle the Earth? (Güneş dünyanın etrafında döner mi?)
Geniş zaman konuşmacının inandığı şeyi işaret etmesini sağlar, işaret edilen şey geçmişte gerçektir, şimdi ve gelecekte de gerçek olacaktır. Konuşmacının işaret ettiği şeyin doğruluğu önemli değildir. Geniş zaman kişiler ve şeyler hakkında genelleme yapmayı da sağlar.
The Simple Present can also indicate the speaker believes that a fact was true before, is true now, and will be true in the future. It is not important if the speaker is correct about the fact. It is also used to make generalizations about people or things.
Examples: (Örnek)
Cats like milk. (Kediler süt sever.)
Birds do not like milk. (Kuşlar süt sevmez.)
Do dogs like milk? (Köpekler süt sever mi?)
California is in America. (California Amerika’dadır.)
California is not in the United Kingdom. (California Birleşik Krallık’ta değildir.)
Speakers occasionally use Simple Present to talk about scheduled events in the near future. This is most commonly done when talking about public transportation, but it can be used with other scheduled events as well.
Konuşmacı bazen geniş zamanı yakın gelecek için programlanmış etkinlik için kullanır. Bu en yaygın olarak toplu taşıma hakkında konuşulduğunda yapılır, fakat diğer zamanı belli olan etkinlikler içinde kullanılabilir.
Examples: (Örnek)
The train leaves tonight at 6 PM. (Tren bu akşam 6’da hareket ediyor.)
The bus does not arrive at 11 AM, it arrives at 11 PM. (Otobüs sabah 11’de değil, akşam 11’de geliyor.)
When do we board the plane? (Uçağa ne zaman bineceğiz?)
The party starts at 8 o’clock. (Parti 8’de başlayacak.)
When does class begin tomorrow? (Ders yarın kaçta başlıyor?)
İngilizce’de “there is / are” varolmanın tekil ve çoğul durumlarını belirtmek üzere kullanılır. “There is” tekil ve/veya sayılamayan isimler, “There are” ise çoğul isimler için kullanılır. Beginner seviyesinde “any”(bir – hiç – hiçbir) kelimesinin kullanımını olumsuz ve soru cümlelerinde göreceğiz.
In English we use ‘there is’ and ‘there are’ to talk about the existence of singular and plural objects. We use ‘there is’ with singular and uncountable nouns and ‘there are’ with plural nouns. At beginner level we introduce the use of ‘any’ in negative sentences and questions.
For example: (Örnek)
There is a cat in the living room. (Oturma odasında bir kedi var.)
There is rice in the cupboard. (Mutfak dolabında prinç var.)
There isn’t a chair in the bathroom. (Banyoda bir sandalye yok.)
There are two tables in the kitchen. (Mutfakta iki masa var.)
There aren’t any plates on the table. (Masanın üstünde hiç tabak yok.)
Is there a glass for the wine? (Bir bardak şarap var mı?)
Is there any cheese in the fridge? (Dolapta hiç peynir var mı?)
Are there any plants in the house? (Evde hiç süs bitkisi var mı?)
Yes, there is./ No, there isn’t. (Evet var. / Hayır yok.)
Yes, there are./ No, there aren’t. (Evet varlar. / Hayır yoklar.)